Povremeno bih ostavljala Michelle samu u dijelu naših termina... s ovom lutkom.
Zaman zaman seansın bazı bölümlerinde Michelle'i bu bebekle yalnız bırakırım.
Ubojica je ostavio krvave otiske stopala u dijelu gdje se borba i odvijala, na što ukazuju i krvavi tragovi duž cijele sobe.
Katil odadaki boğuşma esnasında odaya yayılışı burada göründüğü gibi olan ayak izleri bırakmış.
Odustaneš od života u stanu, sa svim vrijednim u njemu, odseliš u kuću u dijelu grada gdje odbacuju toksični otpad i onda dođeš kući na ovo.
Apartman hayatını bırakıyorsun, bütün o pırıltılı dünyevî şeyleri bırakıp şehrin zehirli atıklarının atıldığı bir yerdeki bu harabeye yaşamaya gidiyorsun ve evde bunu dinlemek zorunda kalıyorsun.
Tamo je Retail Rodeo specijalno prodaja slatkiša u dijelu 4.
Koridor 4'te Retail Rodeo özel şekerleri bulunmaktadır.
Možda ću imati više sreće u dijelu bolnice gdje stvari mogu biti ozbiljno skupe.
Belki şansım hastanenin gerçekten pahalı hizmetlerin verildiği bir bölümünde yaver gider.
Tu je edem i lokalizirane otekline u dijelu sljepočnog režnja koji kontrolira kratkoročnu memoriju.
Temporal lop kesitlerinde ödem ve lokalize şişkinlik var. Burası kısa süreli hafızayı kontrol eder.
Bilo je nekog neplaniranog održavanja u dijelu konzulata koji je trebao biti prazan, u redu?
Konsolosluğun bir kısmında programda olmayan bir bakım çalışması varmış, ki o gün boş olmalıydı, tamam mı?
Prohujali su dani šetnje do prljavih knjižara u mrtvo doba noći, ili skrivanja u dijelu za odrasle vašeg lokalnog video-kluba, ili čekanja da paket umotan u običan smeđi papir stigne poštom.
Eskide kalanlarsa, gece karanlığında köhne kitapçılara yolculuklar veya yerel bir kaset dükkanında yetişkin bölümünde saklanmalar. Ya da tamamen kahverengi bir kağıda sarıImış bir derginin gelmesini beklemek.
Sreli smo se na aerodromu, u dijelu za prtljagu.
Havaalanında, bagaj teslim yerinde tanışmıştık. Evet, merhaba.
Nikad nisam čula pravilo u dijelu s četrdeseticama.
Daha önce hiçbir zaman Gibbs'in 40lı kurallardan bahsettiğini duymamıştım.
Radio je na malo plaćenim poslovima, neko vrijeme i kao čuvar u Metropolitan muzeju umjetnosti, za što je njegov bivši šef rekao da je mnogo vremena provodio u dijelu starih umjetnika poput Caravaggija i Petrazana.
Düşük maaşlı işlerde çalışmış. Onlardan biri de Metropolitan Sanat Müzesi'nde güvenlik görevliliğiymiş. Eski patronu, büyük zamanını Caravaggio ve Petrazano'nun olduğu eski ustalar bölümünde geçirdiğini söyledi.
Muellerov auto je već 45 minuta parkiran u dijelu Glades sa skladištima.
Mueller'in arabası, The Glades'teki depo alanında kırk beş dakikadır park halinde.
Vi moju situaciju smatrate nesretnom, premda nemam udjela čak ni u dijelu nesreće onih kojima najviše sličim.
Durumumu talihsizlik olarak nitelendiriyorsunuz, oysa yaşadıklarım benimle aynı "talihsizliği" paylaşanların yaşadıkları yanında hiç kalır.
Duboko, u dijelu kojem nikad nećeš dopustiti da ugleda svjetlost dana, želiš živjeti dug i normalan život, daleko od jezivih stvari poput mene.
İçinde bir şeyler hiç gün yüzü göremeyeceğini düşünüyor. Benim gibi ürkütücü şeylerden uzak uzun ve normal bir hayat istiyorsun.
On je dobar čovjek, željan da se odrekne svojih nedjela na moru i potraži život u dijelu svijeta koji bi ga primio kao poniznog čovjeka.
"O iyi, düzgün bir adamdır." "Denizde işlediği suçlardan vazgeçip herkesin onaylayacağı bir hayatın peşinde olan mütevazı ve pişman bir adamdır."
Točno, osim u dijelu gdje je, ako sam ne nalaze novog investitora u tjedan dana, sam bez posla.
Bir haftada yeni bir yatırımcı bulamazsam işimden olacağım kısmı dışında evet.
U nekim džunglama, poput ove u Brazilu, toliko kiši, u dijelu godine, da je drveće gotovo potpuno potopljeno.
Brezilya'daki bu cangıl gibi bazılarında o kadar çok yağmur yağar ki yılın bir kısmında ağaçlar neredeyse tümüyle su altında kalır.
U dijelu radne snage s visokim dohotkom, u dijelu u kojem ljudi završe na vrhu -- Fortune 500 CEO poslovi, ili ekvivalent u drugim industrijama -- problem, uvjerena sam, jest da žene ispadaju.
Işgücünün yüksek gelir bölümünde, Ust düzeyde görev yapan insanlar arasında - Amerikadaki en büyük 500 şirkette üst düzeyde islerde, ya da diğer sektörlerde eşdeğer işlerde - problemin, kadınların vazgeçmeleri olduğuna inanıyorum.
Ljudi s moždanim udarima i lezijama u dijelu mozga koji obrađuje emocije nisu super inteligentni, zapravo su ponekad posve bespomoćni.
İnme geçirmiş ve beyninin duygu-işleyen bölümlerinde lezyonlar olan insanlar süper zeki değiller, aslında bazen gayet acizler.
Boltzmann kaže, živimo u dijelu multisvemira, u dijelu tog beskonačno velikog seta čestica, gdje je život moguć.
Boltzmann diyor ki, bizler, bu çoklu evrenin bir dizi büyük partikül dalgalanmaları olan ve yaşamın mümkün olduğu bir bölgesindeyiz.
Na primjer, dokazano je da igra stimulira rast neurona u amigdali, u dijelu koji kontrolira emocije.
Örneğin, araştırmalar gösteriyor ki, oynamak, duyguları kontrol eden amigdaladaki sinir gelişimini uyarmaktadır.
No danas, objavljivanjem videa na Internetu, svatko od nas i sve kreativne stvari koje radimo mogu postati vrlo poznate u dijelu svjetske kulture.
Ama internet bunu öyle bir hale getirdi ki herhangi birimiz ya da yaptığımız herhangi yaratıcı bir şey dünya kültürümüzün bir bölümünde tam anlamıyla ünlü olabilir.
Sve zemlje s muslimanskom većinom, bez obzira na prihode, spuštaju se, kao i zemlje s kršćanskom većinom u dijelu sa srednjim prihodima.
Her gelir grubundan tüm Müslüman ülkeler ve orta gelir seviyesindeki Hıristiyan ülkeler benzer şekilde aşağı düşüyor.
Snimke mozga pokazale su aktivaciju u dijelu mozga pod imenom insula, područjem mozga koje se povezuje s osjećajima ljubavi i suosjećanja.
Beyin taramaları gösterdi ki beynin insula ismi verilen bir bölümünde aktifleşme oldu, onların demesine göre aşk ve şefkat duygularının bağlı olduğu bir bölümde.
(Smijeh) U dijelu gdje se trebam opisati, rekla sam kako sam nagrađivana novinarka i vizionarka.
(Kahkahalar) En üstteki tanımlayıcı kısma, ödüllü bir gazeteci ve gelecek üzerine düşünür olduğumu yazdım.
Sljedeći izazov bio je, kada smo vidjeli gradilište, koje se nalazi u dijelu grada koji ubrzano raste, većina ovih zgrada koje vidite na slici još nije postojala.
Bir sonraki zorluk, alana baktığımızda şehrin gerçekten gelişen bir bölgesinde resimde gördüğünüz birçok bina orada yoktu.
Slobodan sam početi nešto novo u svakom trenutku i odlučivati stvari od početka u dijelu onih terminalnih dana.
Nihai günlerimin bir kısmında, her seferinde yeniden başlamakta ve sıfırdan karar almakta özgürüm.
Ako postavite šalicu kave ispred kamere, osjetit ćete to na svojim leđima, i nevjerojatno, slijepi ljudi su vrlo dobro mogli odrediti što je ispred kamere jednostavno osjetivši to u dijelu njihovih leđa.
Kamerada bir fincanı kımıldatırsanız sırtınızda hissediyorsunuz ve şaşılacak biçimde, kör insanlar kameranın önünde ne olduğunu nesneyi yalnızca sırt boşluklarında hissederek anlama noktasında oldukça başarılı oldular.
Ovdje u sredini je moj prijatelj Baakir, stoji ispred BlackStar Books and Caffe, (kafić s knjigama BlackStar), koji vodi u dijelu svoje kuće.
Ortada, "BlackStar Books and Caffe" yazısının önünde duran adamım Baakir, ve aynı zamanda evinin bir bölümü olan bu mekanı işletiyor.
Ideja je bila biopirati dio mozga u dijelu mozga koji nije ključan i zatim kultivirati stanice točno onako kako je to Jean-François učinio u svom laboratoriju.
Fikir, aynı Jean-François'nın laboratuvarında yaptığı gibi beynin işlevsel olmayan bir kısmından biyopsiyle parça alınması, ve hücrelerin kültürlenmesiydi.
I znam da smo u dijelu konferencije koji slavi stvari koje su nam bliske i drage, ali isto tako znam da čisto i prljavo nisu oprečni termini.
Biliyorum bu konferansın amacı bize yakın ve değerli olan şeyleri övmek, fakat temiz ve kirlinin birbirinin zıttı olmadıklarını da biliyorum.
2.2585489749908s
Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!
Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?